Çok uzun ve üzerinde detaylı konuşulması gereken bir konu ancak psikolojimizin oynadığımız maçları kazanmamız üzerinde ne gibi etkileri olduğuna ana hatlarıyla beraber bakalım:
1- Olumsuz düşünceleri nasıl kontrol edebiliriz?
Kafada oluşan olumsuz düşünceler oyuncuyu tahmin edilenden çok daha fazla etkiliyor. En önemlisi vücudumuzun hareketlerini sınırlıyor. Oyuncu mental olarak olumsuz bir düşünce halinde olduğunun farkındaysa hem antrenmanlarda hem de maçta normalinden daha stresli ve heyecanlı oluyor. Farkında olmayanların işi daha zor çünkü farkında olanlar kendilerini toparlamak için düşüncelerini daha olumlu hale getirebilir ve akıllarındaki sorunu çözmeye çalışabilirler. Bu sebeple kendinizi iyi tanımanız ve durumunuzu bilmeniz çözüm için iyi olacaktır.
Nasıl çözeriz?
– Antrenmandan sonra kendinize ve antrenmana ne kadar yoğunlaştığınızı sorun ve 10 üzerinden bir not verin.
– Antrenman veya maç esnasında aklınızda olumsuz ne varsa bir kağıda yazın.
– Kafanızdaki olumsuz düşünceyi değiştirebilir misiniz diye kendinize sorun ve değiştirebilme şansınızı puanlayın.
2- Kontrol edemeyeceğiniz alanlar için enerjinizi harcamayın!
Oyuncular genellikle kontrol edemeyecekleri durumlar için üzülüyor, bu kendilerini kötü etkiliyor ve sonuca direkt etki ediyor. Geçen uçakların sesi, rüzgar, topların kötü olması, yorgunluk, kort kalitesi, rakibin şansı gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Bu tip etkenlerin oyuncu, maç ve sonuç üzerindeki etkisinin fazla olduğunu biliyoruz ancak değiştiremeyeceğiniz için hiç takılmadan duruma göre kendinizi en iyi şekilde ayarlayıp en iyi sonucu çıkarmaya çalışmalısınız. Bunun yanı sıra oyuncuların neleri kontrol edebileceğine bakalım; tavır, davranış ve gayret. Her zaman olumlu olmak, kafamız dik yürümek, bir sonraki puanı alacağımıza inanmak en önemli özelliklerden birkaç tanesi. Bunlar olunca kazanacağınıza dair bir garanti yok, çünkü sonuç bizim kontrolümüzün dışında gelişiyor. Üst düzey oyuncuların bu tip iniş çıkışlardan kesinlikle etkilenmediğini izlediğiniz maçlardan görebilirsiniz. Örneğin; setlerde 1-0, 2. sette de 5-2 önden olan ve 10 maç sayısından seti veren oyuncu, 3. seti kazanıyorsa üst düzey bir oyuncudur. Bu tip örnekleri Rafael Nadal, Roger Federer, Serena Williams gibi isimlerin maçlarında fazlasıyla görebiliriz.
3- Konsantrasyonu bütün maça nasıl yayarız? En üst seviyede kalmasını nasıl sağlarız?
Çoğu oyuncu maça yüksek konsantrasyonla başlar ancak maç içindeki olaylardan etkilenerek odaklanma giderek azalır. Belli başlı nedenler olarak; kort dışındaki olayları, yüksek derecede baskıyı ve maçın bazı bölümlerindeki duygusal anları sayabiliriz. İyi oyuncular bu iniş çıkışlarda maça en kısa zamanda tekrardan %100’ünü verebilen oyunculardır.
Odaklanmayı en üst seviyede tutmak için neler yapmalıyız?
– Maç içindeki konsantrasyonunuzu kendiniz ölçün ve kendinize 1’le 10 arasında bir puan verin.
– Odaklanmanızı olumsuz etkileyen olayları belirleyin, bunun oyununuzu hangi bölümlerde etkilediğine karar verin ve bir kenara not alın, sonrasında da bunlara dikkat edin.
Özetle, maç esnasında kontrol edemeyeceğimiz faktörlerin psikolojimizi olumsuz etkilemesine izin vermeden her zaman olumlu düşünerek antrenman veya maçlarda en yüksek performansı göstermeliyiz. Maç veya antrenman sonrasında da hatalarımızı ve eksiklerimizi kendimize en dürüst şekilde söylemeyip, bu eksiklikleri gidermeye çalışmalıyız.
Tennis Istanbul
Alican Seren